Merhaba öğrenci kardeş, merhaba sıcak pide, merhaba Knut
Hamsun ve Açlık ve merhaba Televole,
Ben
www.ankarakafasi.com
dan Ünal Hoca. YGS ve LYS öyle ya da böyle rüzgâr gibi geldi geçti. O dershane
terasında sigara içmeler, hormonların zirveye çıktığı, ergenliğin tavan yaptığı,
denemelere bir girip bir girmemeler, arkadaşlarla ders çalışıyoruz ayakları
kimi için kısa bir zaman kimi için uzunca bir ara tatile girdi artık. Tabi her
şeyin bir sonucu olduğu gibi bu sınavlar yumağının da bir sonucu olacak.
Sonuçlar kimisini teğet geçecek kimisini delip geçecek olsa da artık liseden
mezun oldun be hacı! Bence önemli kısım tam da burası. Yani ister üniversiteye
kapağı at ister mezuna kalmayı kafaya tak, sonuç tek bir adrese çıkıyor: “Lise
bitti ya la”. Şimdi buradan sonrası aslında biraz sosyal mesaj içeren bir “hayat
dersi” kıvamında olacak olmasına ama bu bildiğin bir dersten çok bir ağa bey nasihati
gibi duracak. Bence dinle bu nasihatleri çünkü hayatın daha yeni başlayacak!
2015-2016 öğretim yılına başlayacak tüm kardeşlerime
şimdiden hayırlı olsun. Hatta bu yazıyı 2016-2017 de başlayacaklara da şimdiden
rezerve edelim. Ortalama olarak 2019-2020 yıllarında mezun olacak kardeşlerim
sizlere sesleniyorum. Şimdiden geçmiş olsun. Lise boyunca öküz gibi test
çözmekten başka bir şey yapmadığınız için üniversite tercihlerini de
mütemadiyen siz yapmayacaksınız. Size dikte edilen, anne-babaların, akrabaların
ya da öğretmenlerin size uygun görüp biçtiği bir meslek kılıfına girmenize çok
az kaldı. Ha sanki karar sizde olsa çok mu matah bölümler seçeceksiniz o da
işin ayrı tarafı. Kısacası iki ucu nutellalı değnekle karşı karşıyasınız. Ve
dışarıya pek belli etmeseniz de içinizden “ ne bok yiyeceğim” demektesiniz.
Bunları duyar gibiyim. Ama gerçek şu ki neredeyse ilkokulun sonundan beri
sadece test kafası ile eğitim-öğretim yaptığınız ve bilimi böyle bir şey
sandığınız için hayatla nasıl bir ilişki kuracağınız hakkında en ufak bilgi ve
tecrübeye sahip değilsiniz. Üzgünüm gerçekler acı be hacı!
Bırakın mezun olacağınız bölüm hakkında genel bir bilgiyi birçoğunuz
gideceğiniz bölümden mezun olunca tam olarak nerede çalışacağını, ortalama
maaşları, ülkenin ve dünyanın mezun olacağınız zaman ki sosyo-ekonomik
durumunu, mezun olacağınız bölümün iş imkânlarını, azılı rakiplerinizin
miktarını, sistem içindeki asli vazifenizi ve bu işin hayat gayenizde ki yerini
falan filan. Ben sizden bunları bilmenizi beklemiyorum ama en azından
gireceğiniz bölümün ders programına bir baksaydınız iyiydi! Hangi dersleri
okuyacaksınız mesela, onları sevecek misiniz, o derslere hangi hocalar girecek, bu derslerin
size katacağı hayat perspektifi ne olacak diye ufak bir beyin fırtınası yapmak
gerekir diye düşünüyorum.
Ama hayatta ki tüm seçimlerimiz gibi üniversite
seçimlerimizde “puanım ancak buna yetti” artık hayırlısı bilinci ile yapıldığı
için umarım sizde aynı hataya düşmezsiniz.
Çünkü rehber öğretmeniniz o bölümde okumayacak. O BÖLÜMDE SİZ
OKUYACAKSINIZ!
Size söyleyeceğim ilk şey aslında bundan önce
söylediklerimden tam olarak aksi istikamette olacak ve sizde şaşıracaksınız.
Çünkü şimdi söyleyeceğim şey tam olarak şu : “ÜNİVERSİTE OKUMANIN PEK BİR ÖNEMİ
YOK” ve açıkçası birçoğunuzun okuması ile okumaması arasında pek bir fark
olmayacak. Ailenizin maddi durumu yerinde ise ailenizin parasını yiyecek,
ailenin maddi durumu iyi değilse onların sırtından geçineceksiniz. Her
halükarda devlete o kredileri (öğrenim kredisi, ne demek istediğimi zamanla
anlayacaksın yavrum) paşa paşa ödeyeceksiniz. İlk sene biraz devlet (parası
olanlar özel ) yurtlarında sürteceksiniz sonra yurt bana göre değil diye
zırlayıp ( hatta yurt hakkında aileye bin bir türlü yalan dolan söyleyip) eve
çıkmak isteyeceksiniz. Eve çıkmaktaki amaç daha iyi ve düzenli ders çalışmak ve
bilim yapmak tabi ki olmayacak! Yurttan yakın arkadaşlarla eve çıkılacak ve o
müthiş dostluk aynı evde geçen birinci yılın sonunda son bulacak. Kimi
faturaları ödemeyi unutacak, kimi akşamları bile kahvaltı yiyecek, aldığınız
sucuğun tadına bile bakamadan eve gelen misafir ve zibidi gonzalez tayfası evde
ne var ne yoksa mideye gömecek. Biriken bulaşıklar,ev işleri, atılacak çöpler
derken evi bok götürecek. Komşular size genel olarak ters ters bakacak. Evde
sürekli bonzai partisi verdiğinizi, alem yaptığınızı sanacak. Oysa götünü bile
yıkayamayan çocukların üniversiteliyim pozu her daim tetikte duracak.
Sevgili-aşk-meşk işlerine dikkat ettiysen hiç girmiyorum bile. Oralara girince
sende işin içinden çıkamayacaksın. Çünkü aslında hala daha büyümekte olan bir
ergen olduğunu ancak mezun olunca kavrayacaksın.
Bütün her şeyi çok hızlı ve kaba hatları ile anlatıp geçtiğimi
hatırlatayım. İlerde belki uzun uzun yazarım bunları. Şimdi asıl mevzua dönelim
ve DOĞRU KARARI NASIL VERECEKSİNİZ ona gelelim.
Kardeşlerim spesifik bazı bölümler dışında aslında doğrunun pek bir
önemi olduğu kanısında değilim. Hayatta bazen doğru karar diye bir şey yoktur.
Verdiğiniz kararın doğru çıkması için göstereceğiniz çaba asıl doğru olan
şeydir. Çaba yoksa o karar kendiliğinden doğruyu bulamaz zaten. Peki nasıl bir
ÇABA GÖSTERMENİZ GEREKİYOR birazda ondan bahsedelim.
ÜNİVERSİTEDE GEÇEN 4 yılın ardından boşuna okumuşum
dememeniz için yapmanız gerekenler neler diye sorarsan:
DEVAMI ÇOK YAKINDA!!!
www.ANKARAKAFASİ.com ve www.HACİHOCA.com birer sosyal sorumluluk projesidir.Ankara Kafası makul ücretlerle özel ders,eğitim koçluğu ve danışmanlık yapar.Hacı Hoca ise ücretsiz video ders ve materyal üretir. Amacım uzun vadede bu iki platformu daha geniş kitlelere ulaşması ve tamamen ücretsiz bir hale gelebilecek noktaya gelmesidir. Bu yüzden bu projeyi destekleyebilir ve sevdiklerinize tanıtabilirsiniz.
türkiye özel ders,ankara özel ders,eğitim koçluğu,eğitim danışmanlığı,birebir ders,online özel ders,kişiye özel materyallerle özel ders,kpss tercih danışmanlığı,ales eğitim danışmanlığı,teog ygs kpss dgs ales özel ders
