Subcribe to our RSS feeds Join Us on Facebook Follow us on Twitter Add to Circles

27 Kasım 2013 Çarşamba

YARIN YENİ SBS VAR: BENDEN SİZE HEDİYE: YARIN ÇIKMASI OLASI MATEMATİK SORULARI


Yarın yani 28.11.2013 tarihinde 8. Sınıflara Matematik,Türkçe ve Din kültürü ortak sınavları yapılacak. Siz öğrencilerime ve takipçilerime faydalı olması açısından 20 soruluk bir matematik denemesi derledim.Bu açıdan deneme soruları çıkması olası sorulardan hazırlanmıştır. 20 soruya 40 dakika süre vererek optik form ile çözmenizi tavsiye ediyorum. 
Yarın ki sınavda herkese başarılar...


MATEMATİK DENEMESİNİ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN

*CEVAPLAR YORUMLARIN İÇİNDEDİR.

25 Kasım 2013 Pazartesi

ACUN TELEVİZYON PROGRAMI YERİNE DERS PROGRAMI HAZIRLASA NASIL OLURDU


Yazıyı A, B ve C olmak üzere üç kısım olarak ele aldım. İsteyenler sadece B ve C ya da sadece C kısmını okuyarak istedikleri bilgilere ulaşabilirler.

Daha önce yazdığım 
 İLE İLGİLİ BİR YAZIDIR. TÜM ÖĞRENCİLERE VE PROGRAM HAZIRLAYANLARA FAYDALI ÖNERİLER BARINDIRIR.

A)    

Amerikalıların yapmış olduğu bir araştırmada 1 sene boyunca yarışma programı ya da dizi izlettirilen birinin düşünebilme melekeleri en az düzeye düşüyormuş. Zaten ülkemizin eğlence ve eğitim anlayışının büyük bir kısmını televizyon kapladığı için aptallaşmamız için yeterli ortam mevcut. 
 Beynimize yapılan bu saldırının temelinde çocuklar ve gençler var. Çünkü ekonomiyi onlar şekillendiriyor. Bunun gerekçesi üç başlıkta şöyle açıklanabilir:
(1)    Çocukların kendi harcamaları, (2) Ailelerinin harcama kararlarını etkilemeleri ve
(3) Geleceğin tüketicileri olmaları için tasarlanan reklam kampanyalarına açık olmaları
Daha ne olsun! Gün geçtikçe derslere ilgileri zayıflayan, ders çalışma şevkleri ve dünyayı algılama biçimleri yok edilen ya da bilinçli bir şekilde şekillendirilen, sosyal ilişkileri ve aile bağları birer birer kopan nesillerimiz!
Ülkemizde buna vesile olan insanlardan biri de Acun Efendi! ÖYLE BİR ÜLKE DÜŞÜNÜN Kİ  yetenek adı altında binlerce rezillik görsel bir şölen gibi zihnimizde sessiz darbelere sebep olsun. Bundan birkaç sene önce ki “YETENEKSİZSİNİZ” in Türkiye birincisi bir “KÖPEK” idi. ŞAKA GİBİ DEĞİL Mİ? Ülkedeki köpeklerin insanlardan daha yetenekli olduğunu mu buradan çıkarmamız gerek. Sadece buradan bile birçok ders çıkarmak gerek. Diğer aptal dizilerden ve gülerek izlediğimiz acınası yarışma programlarından bahsetmeyeceğim.
B)      

BU GÜN BU YAZIDA BAHSETMEK İSTEDİĞİM ASLINDA BÖYLE APTAL DİZİ VE PROGRAMLARIN BİLE FAYDALI YÖNLERİNİ KEŞFEDEBİLİRİZ.
NASIL MI?
Mesela Acun’un televizyon programlarının ortak noktalarına birlikte göz atalım.
·         SON DERECE BASİT, KOLAY VE GENELE UYGUN
·         TEMEL İHTİYAÇLARA YÖNELİK
·         EĞLENCELİ!
·         BOL REKLAMLI
·         VE ÖDÜLLÜ
 Şimdi bu ortak noktaların bize ne faydası olacağından biraz bahsedeyim. Eğer Acun televizyon programı yerine ders programı hazırlıyor olsaydı  ve bu ortak noktalara sahip olsaydı DERSLERİNE İYİ ÇALIŞIR-DÜNYAYI DAHA İYİ ALGILAR VE DÜNYAYA FAYDALI BİRİ OLURDU. Bunu o yapamamış olabilir ama biz yapabiliriz pek tabi!


C)      


DERS PROGRAMI YAPMAYA BAŞLARKEN:
·         Basit ve genel olsun: Günde 3 saat çalışacağım deyin mesela ve sadece genel olarak nelere çalışacağınızı kararlaştırın. İlk aşamada kapsamlı ve detaylı ders programı hazırlamak size fayda sağlamaz. Futbolcuların maça çıkmadan önce ısındıkları gibi bizimde “ ZİHİN EGZERSİZLERİ” yapmamız için basit, genel ve kolay şeyler planlamalıyız. Kısacası zorlaştırmayın, kolaylaştırın.
·         Temel İhtiyaçlara Yönelik program yapın: İhtiyaçlarınız hangi dersten ise ona öncelik verin. Ve bir şekilde eksik derslerinizden başlamaya az az başlayın. “DERS SOĞUKLUĞU” diye adlandırdığım şey sürekli bilmediğiniz ve çalışmaktan keyif almadığınız derslerden sizi uzaklaştıran histir. Hiç yapamıyorsanız sevdiğiniz dersten biraz yapıp sonra sevmediğiniz ve bilmediğiniz derslere ilgiyi yönlendirmektir.
·         Eğlenceli program hazırlayın: Eğlence anlayışınız ne ise ona uygun size keyif veren bir şekilde derslerinizi düzenleyin. DERS ÇALIŞMAKTAN ÖLEN YA DA BAŞINA KÖTÜ BİR ŞEY GELEN BİRİSİ DÜNYADA YOKTUR. Dersi sadece ders olarak değil hayatın içinde ki bir şey olarak görmeye çalışın. Mesela Fizikte “Işığın  yansıması ve kırılması” ile ilgili bir şey okurken “SODA ŞİŞELERİNİN NEDEN YEŞİL RENKTE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜN” .  Sizce bu tesadüf mü? Size herkes yalan söylemiş. Aslında ders çalışmak istenince çok zevkli bir şey. Çalıştığınız konulardan bir tiyatro oyunu hazırlayıp hiç evdekilere oynadınız mı? Sınırlarınızı zorlayın ve ilginç şeyler bulun.
·         Bol reklamlı programlar size para kazandırmaz ama fikir kazandırır: Ders programı yaparken sizin reklam olarak algılayacağınız şey “ARA” sanırım. Oysa dinlenme zamanlarımızı bile bir “Tekrar Tekeri” ne çevirebiliriz. Ders aralarında post itlere ( yapışkan renkli kağıtlara) konu ile ilgili sorular yazıp birden ders arasında karşınıza çıkmasını ve reklam görevi görmesini sağlayın. Reklamlar sizi şaşırtsın ve sorgulamanızı sağlasın. İyi sorular bu görevi yapmaz mı zaten?
·         Ödül EMEK VEREN Öğrencinin HAKKIDIR: Kendinizi birinin ödüllendirmesini beklemeyin. Çalışmalarınız ile beyniniz, zihniniz size en güzel ödülü verecektir. Ama güzel bir sinema filmi, kaliteli ve eğitici bir dizi, gitmeye vakit bulamadığınız bir tiyatro ya da konser gibi iyi bir ödül olsa hiçte fena olmaz hani:) Bunun dışında bazen annenizin yaptığı akşam yemeği, babanızın size dediği “AFERİN” ya da insanların başarınıza karşı hayran bakışları zaten size yeterince tatmin edici bir ödül olacaktır. 
ŞİMDİDEN BAŞARILAR DİLİYORUM.


Bir sonra ki yazı: LADY GAGA VE MATEMATİK ARASINDA Kİ BENZERLİKLER


15 Kasım 2013 Cuma

ANKARA KAFASI ZİHİN ATÖLYEMİZE BEKLERİZ





2013-2014 ORTAK SINAVLARDA (8. SINIFLAR) BİLMENİZ GEREKENLER ( YENİ SBS HAKKINDA)









ortak sınavlarda farklı öğretmenler öğrencilerin başında duracak.

sınav günü ders olmayacak.

sınav için ücret yatırılmayacak.

özel haller dışında herkes kendi okulunda sınavına girecek.

geç kalan öğrenci sınava girebilecek ama ek süre verilmeyecek.

öğrenciler sınav tamamlanmadan sınıftan çıkmayacak.
Yanlış doğruyu götürmeyecek. Yani boş bırakmamaya çalışın.

10 Kasım 2013 Pazar

VELİLERİN VE ÖĞRENCİLERİN OKUMASINI ÖNERDİĞİM KİTAPLAR

VELİLERİN VE ÖĞRENCİLERİN OKUMASINI ÖNERDİĞİM KİTAPLAR


1- Kitap adı: Hayvan Çiftliği , Yazar adı: George Orwell


2- Kitap adı: Küçük Kara Balık , Yazar adı: Samed Behrengi


3- Kitap adı: Ağaca Tüneyen Baron , Yazar adı: İtalo Calvino


4- Kitap adı:Boyalı Kuş , Yazar adı: Jerzy Kosinski


5- Kitap adı: Martı , Yazar adı: Richard Back




6- Kitap adı: Küçük Pıtırcık , Yazar adı: Sempe / Goscinny


Merhaba sevgili öğrencilerim;

Sizlere gerek okulda gerek evde sıkça söylenen şey " Eline bir kitap al , biraz kitap oku " sözlerine benzer şeylerdir. Bunları büyüklerimizden,öğretmenlerimizden ve ailemizden sıkça duymamıza rağmen onların elinde hiç kitap görmeyiz. SİZDE BU VE BUNUN GİBİ SEBEPLERLE OKUMUYORSUNUZ. HAKSIZ SAYILMAZSINIZ YANİ. Ben ne okulda öğretmenlerin elinde güzel bir kitap gördüm ne de ailelerin okuma alışkanlığı olduğunu. Zaten istatistikler de ülkece okumadığımızı gösteriyor. 

HER NEYSE...

BUNLARI BİR KENARA BIRAKIN VE SİZE VERECEĞİM TAVSİYELERLE ÖNERDİĞİM BU KİTAPLARI OKUMAYA ÇALIŞIN.

Bu kitapların hepsi beni etkileyen,güldüren, dizi ya da film izler gibi sıkmayan ve düşündüren kitaplardan seçmedir. İlerde belki başka kitap isimleri de verebilirim.

Bir kitabı nasıl okumanız gerektiğini size verdiğim kitaplardan biriyle örneklendirmeye çalışayım :

  1. Mesela "George Orwell" tarafından yazılmış "Hayvan Çiftliği" ni okudunuz ya da okuyorsunuz.
  2. Bilmediğiniz sözlerin ve hoşunuza giden cümlelerin altını çizin.
  3. Kitapta en sevdiğiniz karakteri ve en sevmediğiniz karakteri seçin. Neden sevdiğinizi ve sevmediğinizi bir kağıda yazın.
  4. Kitabı siz yazsaydınız kitabın ismini ne koyardınız ve kitabın sonunu nasıl bitirirdiniz? Bunları bir kağıda not alın.
  5. Günde ne kadar sayfa okuduğunuzu ve kaç günde kitabı bitirebildiğinizi de not defterinize yazın. Her gün ne kadar zamanınızı kitaba ayırdığınızı da.
  6. Kitabı filme uyarlamak isteseniz nasıl bir film çekerdiniz, nerede çekerdiniz, kimleri karakterlerin yerinde oynatmak isterdiniz bunları bir hayal edin.
  7. Okuduğunuz kitapların yazarlarını ve isimlerini ezberlemeye çalışın. Çünkü okuduğunuz kitabın ismini ve yazarını bilmiyor olmanızla en sevdiğiniz arkadaşın ismini sürekli unutmanız arasında pek bir farkın olmadığını unutmayın.
  8. Annenizle ve babanızla kitap hakkında konuşun. Ve ailenizin de kitap okumasını siz sağlayın.Yoksa bu gidişle onların bir şey okuyacağı yok.
  9. Okuduğunuz kitaplar için bir pano yapıp oraya kitaptan güzel sözleri ve sizi etkileyen şeyleri yazabilirsiniz.
  10. O pano doldukça sizinde bilgileriniz ve kitap okuma şevkiniz artacaktır.
Bir daha ki yazımda İZLEMENİZİ ÖNERDİĞİM FİLMLERİ sizlerle paylaşacağım.

Görüşmek üzere...

26 Ekim 2013 Cumartesi

Hormonlu Sağlık Meslek Liseleri - SAĞLIKSIZ EĞİTİME SUS PAYI





Türkiye genelinde devlete bağlı 341 sağlık meslek lisesi varken bu gün özel sağlık meslek liseleri de 200'e  ulaşınca daha bundan 4-5 sene öncesinde bir elin parmak sayısını geçmeyen sağlık meslek liselerinde bir patlama yaşandı. Sebep özellikle ailelerin ve öğrencilerin bir an önce meslek edinmek istemesi yani iş umudunu arttırmak. İnsanların meslek edinme adına okul seçmesi çok yanlış bir seçim yolu değil ama Sağlık Meslek liselerinin sağlıksız büyümesi hayal kırıklığına neden olabilir.

NEDEN Mİ?


  • Özellikle Özel Sağlık Meslek Liselerinde okuyan öğrencilerin temel bilgileri ne yazık ki vahim durumda. Çünkü zaten bu öğrenciler SBS ile iyi puanlar alamayan ve aileleri ya da çevreleri tarafından hiç bir şey olmayacağına sağlık elemanı olsun düşüncesi ile  bu okullara gönderilen çocuklar. 
  • Zaten temel türkçe-matematik-fizik-kimya-biyoloji-tarih-coğrafya bilgileri eksik olan bu çocuklarımız birde sağlık meslek lisesine gidince bu derslerden tamamen uzaklaşıyorlar.

Bunun bir kaç NEDENi var:


Sağlık meslek liselerinin ders programı temel sayısal ve sözel derslere uygun değil. Aşağıda sağlık meslek liselerinin ortak ders programından bir görüntü var. Bu çocuklarımız 9. sınıftan sonra ne matematik ne biyoloji ne tarih ne de coğrafya dersi görüyorlar. Daha doğrusu sınavlara yönelik hiç bir ders görmedikleri gibi zaten temeli olmayan öğrenci tamamen köreliyor. 

Biraz olayı fark eden aileler öğrenciyi dershaneye gönderiyor ama temeli olmayan öğrenci diğer öğrencilerin içinde kaybolup gidiyor. Bilemediklerini soramıyor. Eksiklerini tamamlayamadığı gibi diğer öğrencilerle arasındaki farkı görüp dersten soğuyabiliyor.

 Liseyi bitirse bile tek gireceği yer Özel bir sağlık kuruluşunda sağlık ara elemanı olmak. Özel sağlık kurumları da öğrenciyi kabul ederse! Etmeme ihtimali bundan 3-4 sene sonra epey fazla.


Örnek ders programında ortak derslerin ne kadar yetersiz olduğunu sizde rahatlıkla görüyorsunuz.




 Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu diyor ki :

"Sağlık meslek liseleriyle ilgili bir düzenleme planlıyoruz, yarın son şeklini verditen sonra da torba tasarı içine konabilirse ek madde olarak koyacağız, olmazsa ayrı bir tasarı hazırlayacağız. İki yıl önce 5 yıl uzatılmış. İki yıl önce 5 yıl uzatılırkenki veriler, bize yeni bir 5 yıl uzatma projeksiyonunu vermiş. Çünkü o zaman özel sağlık meslek liselerine başvurular bin 800'lerde. Bu yıl 33 bin-36 bin. Bu seneye 50 bin olacak demektir. MEB'in kamu meslek liselerinde de başvuru anormal artmış. Bu yıl için 70 bin kayıt var. Bu kayıt 2-3 yıl önce 22 bindi. Bizim önümüzdeki yıldan itibaren bir yeni düzenleme, yeni projeksiyonu getirmemiz lazım. O nedenle gerek özel sağlık meslek liselerinden gerekse MEB'e bağlı kamu meslek liselerinden mezun olacak arkadaşlarımıza hemşire, ebe diploması değil yardımcı hemşire, yardımcı ebe veya yardımcı sağlık teknisyeni şeklindeki bir düzenlemenin altyapısını hazırladık. Eğer öğrenci üzerine 4 yıl lisans yapıyorsa hemşire, ebe, sağlık teknisyeni olacak. Yoksa 4 yıl okuyanların yardımcısı olacak. Bunların yapacakları görevleri de tarif edeceğiz. Bunu yönetmeliklerle düzenleyeceğiz.''


Bu da şu demek Türkiye'de 600 civarı sağlık meslek lisesi var ve her geçen gün artıyorsa Sağlık meslek lisesi mezunu öğrenciler daha iyi yerlere gelmek istiyor ve iş sahibi olmak istiyorlarsa işin yolu yine YGS-LYS ve KPSS'den geçiyor. Alternatif bir yol olarak ise DGS'den.

Çünkü 3-5 seneye ortalık sağlık ara elemanından geçilmeyecek. Özel sektör en iyi sağlık elemanını seçmek için çıtayı yükseltecek ya da çok düşük ücretlerle eleman çalıştıracak. 

Daha iyi ve temel derslerde başarılı olan öğrenciler Kpss ile atanacağı gibi lisansı tamamlayarak daha iyi bir yere gelebilecekler. Yoksa işlerin ilerde daha kızışacağı kesin görünüyor.

Gerek Sağlık Bakanlığı gerek Milli Eğitim Bakanlığı sağlık meslek liselerinde ki bu sağlıksız gidişe alternatifler getirmezse ve her önüne gelen özel sağlık meslek lisesi açarsa yolun sonu karanlık.

Bundan fazla değil 10 sene sonra ne SAĞLIK SKANDALLARI ne TRAJİK ZAİYATLAR görmeye hazır olmak gerekir. İş işten geçmeden öğrencilere gereken eğitimin en iyisini vermeliyiz.



17 Ekim 2013 Perşembe

DERSHANE ŞART MI? DERSHANEYE GİTMEDEN BAŞARILI OLMANIN YOLLARI



Bunun çok kolay bir cevabı var ama önce bu soruya bir başka soru ile karşılık vermek gerekir aslında.
Dershaneden ne bekliyorsunuz?
Açıkçası Türkiye'de çoğu aile çocuklarının eğitimine sadece sponsor olarak katkıda bulunuyor. Eğitim sisteminden, derslerden, öğretmenlerden, öğrenci ortamlarından,yeni über nesilden bihaberler. Bu da doğal çünkü herkes ekmeğinin peşinde koşarken birde çocuğunun peşinde koşacak zamanı ve enerjiyi bulamıyor. Sonuçta kazanılan para çocuklarımız için diye düşünüyor aileler ve PARA İLE EĞİTİM SAADETİ olacağını sanıyor! Bu yüzden sürü psikolojisi gereği "herkes dershaneye gönderiyor" bizim Kadriye'lerden ya da Tankut Beylerden ne eksiğimiz var denilerek uygun fiyat ve taksit seçenekleri ile buzdolabı alır gibi dershane bir nevi (en az bir yıllığına) satın alınıyor. Ama unuttukları ve ıskaladıkları bir şey var! Her şeyi satın alabilirsiniz ama "öğrenme ve öğretme şevkini" satın alamazsınız. AİLELER BUNU UNUTUYOR.
www.ankarakafasi.com 

Türkiye'de EĞİTİMi eğitimcilerin dışında herkes yaptığı için ve eğitimcilerimiz sadece çene çaldığı için eğitimde bir arpa boyu yol alamıyoruz. Okullara gidin gözlemleyin,okul ve dershane çıkışlarına gidin ve ortamları izleyin ne demek istediğimi rahatlıkla görebilirsiniz.

ÜLKEMİZDE DÖNER ZİNCİRİ OLAN ADAM DERSHANE İŞİNDE PARA VAR DİYE BU İŞE GİRİYOR. BÖYLE BİR EĞİTİM KAFASI OLAN BİR ÜLKEYİZ.




Bu kadar SOSYAL MESAJ verdikten sonra konumuza dönelim. Dershaneler ne yapar ne yapamaz kısmının en önemli noktası hiç kuşkusuz öğrencinin profilidir. Yani öğrenci ortalamanın üzerinde bir öğrenci ise dershanenin katkısı olabilir ama zaten belli temelleri yok ise dershane sadece iç huzur sağlamak için eğitime para harcama bahaneniz olmaktan öteye geçmez. www.ankarakafasi.com 
Çoğu aile ve öğrenci de dershaneye İÇİNİ RAHATLATMAK İÇİN GİDER VE KAYIT OLUR. 





Ortalamanın altında ki bir öğrencinin iyi bir öğrenciden daha çok çalışması gerektiği için dershanenin hızı her zaman eksik kalacaktır. Bu açıdan dershanelerin çoğu yavaş ve hantaldır. Kendi kafalarına göre takılırlar. Sizin eksiğinize göre hareket etmezler yani. İyi öğrenciler zaten konuları çoktan bitirmiştir ve daha fazla soru tipi görmeye, denemelerde daha fazla net arttırmaya uğraşırlarken siz temelde debelenip durabilirsiniz. 
BU AÇIDAN DERSHANELER ZATEN TEMELİ OLAN VE BAŞARILI ÖĞRENCİLERE HİZMET EDERLER. Çünkü dershaneler derece sınıflarının dışındaki öğrencilerin geleceğini pek önemsemezler. Çünkü dershanenin reklamını yapacak kişiler il ya da Türkiye derecesi yapacak öğrencilerdir. Siz ise yolun başında, kazanma ihtimali pek olmayan öğrencilersiniz pek umurlarında değilsiniz demektir. Umurlarında oldukları tek nokta taksitleri ödemenizdir.  www.ankarakafasi.com 



Özellikle son senelerde fahiş fiyatlı butik dershaneler ve özel okullar kendilerince eğitime yeni yeni modeller getirdiler. ASLINDA bunların hepsi kandırmacadan başka bir şey değildi. Hafıza yöntemleri ile matematik ve tarih anlatan dershanelerden tutun akıllı tahta ve tablet ile bu işin olacağını sanan çakal yatırımcılar aslında ezber eğitimin sınırlarını fazlası ile zorladılar. Örnek vermek gerekirse bu video yu izleyebilirsiniz :




Hayatımda bu kadar kötü tarih anlatan bir hoca görmedim desem yeridir. Buna benzer matematik ve diğer derslerin hocaları da mevcut. Hepsi fason!!! Eğitimi eğlenceli hale getirmek gerekir ama eğitim olaylar ve tarihler ezberlemeye odaklanma işi değildir. Ya da görsel şekilde bir sunum öğrenmek için yeterli bir öğretim tekniği değildir. Çünkü her öğrenci farklı algı biçimine sahiptir. Diyelim ki öğrenciye tarihte bir bölümü böyle anlattın ve ezberlemesini sağladın sonrası ne olacak???
Olaylar ve durumlar arasında nasıl ilişki kurmasını sağlayacaksın? Sınav soruları zaten konuyu bilmeni değil konular arasında ilişki kurabilme üzerine kurulu bir yapıda iken bu tamamen insanları kandırmaktan başka bir şey değil bence. Ki bu örnek işini iyi yaptığını söyleyen Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinden mezun olmuş öğretmen kadrosu olan bir dershane! Gerisini varın siz düşünün.Çöpe atılan paralar, çöpe giden yıllar cabası!

ÖĞRENMEK HER ŞEYDEN ÖNCE MERAK ETME İLGİSİ İLE ALAKALIDIR. 

Öğrenci ülkemizde güneyde ve kuzeyde dağların neden denize paralel olduğunu merak etmeli. Ya da matematikte her hangi bir soru onu uykudan uyandırabilecek bir araştırma,bulma şevki oluşturmalı. Bunu başarabilen bir dershane henüz görmedim.

www.ankarakafasi.com 

Ders çalışmayı bir zorunluluk değil bir alışkanlık bir sevda olarak görebilmeli. Ve en önemlisi bunu sadece sınavlar için yapmamalı. Hayatın ta kendisi için yapmalı. Analiz etme ve öğrenilen bilgilerden yeni bilgiler üretebilme yetimiz gün geçtikçe azalıyor. DERSHANELERİN VE SINAV SİSTEMİNİN ASLINDA PEK İŞE YARAMADIĞININ BİR DİĞER KANITI AŞAĞIDAKİ VİDEOLAR. OKULLARIMIZIN DURUMU İÇLER ACISI. BUNU BİR ÖĞRETMEN OLARAK SÖYLÜYORUM.

 bir sonraki yazım: DERSHANEYE GİTMEDEN BAŞARILI OLMANIN YOLLARI